Özellikle çok hüzünlü
şeyler yazmamaya çalışarak durumu paylaşmak zorunda hissediyorum kendimi çünkü
sanki hiçbir şey olmamış gibi yeni yayınlar yapmayı içim şuan kaldırmıyor.
Geçtiğimiz perşembeyi cumaya bağlayan gece en küçük
halam hayata gözlerini yumdu. Hepimizin kaçınılmaz olan sonunu bir kişi daha
yaşamış oldu. Kendisi böbrek hastasıydı. Memlekete gitmişler ve orada yediğine
içtiğine dikkat etmemiş rahatsızlanmıştı. İzmit’te ki evlerine getiriyorlar ve
hastaneye yatırıyorlar yaklaşık 15 gün kadar yoğun bakımda kalıyor. Vücuttaki
iltihap ve su çok artıyor ve benim güzel halam (gerçekten çok güzeldi mavi
gözlü beyaz tenli) daha fazla dayanamıyor. İnşAllah Allah çektiği sıkıntıların
karşılığı olarak ona en güzel cennetlerini nasip eder. AMİN…
Buradan sonrasını yazdım yazdım baktım laf çok uzayacak kimse bunları
okumak zorunda değil diyerek sildim. Ama özetlemek gerekirse;
Ben bir cenaze gördüm, evladın anne acısını, kardeşin kardeş
acısını gördüm yine yüreğim yandı. Belki halam çok çekiyordu Allah onun için en
hayırlısını nasip etti ama ben en çok sevdiklerimin yüreğinin yandığını gördüm.
Ne kadar uzakta olursa olsun kardeşin yine kardeş olduğunu can olduğunu gördüm.
Akrabalarımızı ihmal etmememiz gerektiğini bir kez daha fark ettim,
özellikle;
Anne ve babamızı ihmal etmeyelim, şuan ben oğluma öyle
sevgi dolu bakıyorum ki isterim ki o da büyüyünce bana öyle baksın şimdi
kendime soruyorum her gün annemi babamı ararım konuşuruz acaba onların
zamanında bana baktıkları gibi ben onlara bakabiliyor muyum o sevgiyi verebiliyor
muyum. İnşAllah verebiliyoruzdur, İnşAllah ailesinin hayır duasını alan
evlatlardanızdır.
Akrabalarımızı ihmal etmeyelim her ne kadar hayat telaşına kapılmış olsakta
en azından 5 dakikalık bir telefon görüşmesini esirgemeyelim.
Kafam şuan bomboş ne yazacağıma bile karar
veremiyorum. Fazla can sıkmayayım haydi hoşçakalın.
{Yazım hataları içinde ayrıca özür dilerim gözlüğümü evde unuttuğum için şuan bulanık görüyorum......}
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder