Bu hafta sonu anladım ki biz dikiş dikenlerin en çok ihtiyacı olan şeymiş manken.
Neden mi?
Şimdi, şöyle maziye kısa bir yolculuk yapıyoruz....
Eğer mankenin yoksa diktiğin şeyi fotoğraflamak için mecbur askı kullanacaksın, bunun akabinde ise olaylar şöyle gelişir; askıyı kapı üstlerine as, çektiklerini beğenme ve kombin yap, süslen püslen, mekan bul, kocayı fotoğrafı çekmeye ikna et, hadi ettin birde pozunu beğenmez dırdırını çek, egon düşsün, karşısında poz vereme sonra al fotoğrafta kendini ara mutlak suretle ya bulanıksındır ya kıyafetin hiçbir detayı görünmez yada ikisi birden, onca emeğin boşa gitsin ve pes et.
O kadar da söylüyorum, takipçilerim benden güzel şeyler bekler diye ama maalesef kendi bilgisayar malzemelerini fotoğraflarken gösterdiği özeni benim diktiklerime göstermiyor. :P erkek milleti işte...
İkinci bir seçenek de kardeşlerle buluşmayı beklemek. (Onlar da anadolu yakasında oturdukları için bazen ayda bir görüşebiliyoruz sadece.) Kardeşlerle birlikte olduğun zamanlarda da sohpet mi edeceksin, çocuklarla mı uğraşacaksın, kombin yapıp fotoğraf mı çekeceksin ki kendilerinin kombin yapmaları ve süslenmeleri en az iki saat sürüyor ve ben o arada zaten çileden çıkmış bütün ilhamımı kaybetmiş oluyorum. Poz verme aşamasına geldik mi gerisi kolay yeter ki o aşamaya gelelim. Neyse ki kızlar bana poz vermeyi öğrendiler de keyifler yerinde olursa şakır şakır çekiyoruz. Ama ben onların karşısında bile poz veremiyorum !!! Hala bildiğiniz bir odunum...
Fotoğraf makinesinin karşısına geçmek bana göre iş değilmiş ben geri planda olmalıyım ona eminim artık.
Artık diktiğimi fotoğraflama zamanı geldiğinde mideme kramplar giriyordu. Anlayacağınız fotoğraf konusunda çok mağdurdum. Mağdurum, Mağdurum da Mağdurum.
Gelelim şimdi mankenimizin hikayesineeeee :)
Geçtiğimiz hafta bizim çarşıdaki kumaşçı bir ablamızın dükkanı kapattığını ve kumaşlarını uygun fiyata sattığını gördüm. Gidip birkaç parça kumaş aldım. Tabi bana göre yine pahalıydı kumaşlar, ablam metresi 5 liradan satıyordu. Hiç o fiyata kumaş alır mıyım ben. Neysem beğendim de aldım aşağıdaki dört taneyi. Farkındaysanız sadece dört tane ile sınırlı. :)
Neyseemm kumaşları düzgünce serip fotoğraflamaya bünyem dayanmayacağı için çekmedim. Şimdilik dükkandaki buz dağının görünen yüzü ile idare ediniz.
Bu arada şu simli kumaşlar yüzünden o gün tüm Netbis ailesi şıkır şıkır dolaştık.
Kumaşlardan beğendiklerimi (bir koli kadar) ayırdım geri kalanını da başka bir koliye koyup kaldırdım. Artık ne zaman açılır o koli bilemeyeceğim. Evde ki iki hurç kumaşını hala bitiremeyen ben bunları ne yaparım meçhul. Hadi kumaşlar neyse de düğmelere ne olacak hiç bilmiyorum çünkü ben daha ilik açmayı bile yeni öğreniyorum.
Heee bu arada geçenlerde ekose gömleğime çıtçıt çaktırmak istedim de 8 çıtçıta 20 TL dediler. Aman dedim kalsın ilik açmayı öğrenirim daha iyi. Gömleği 3 liraya mal etmişim düğmesi 20 lira tutuyor hööhhh. Düğmelere sevinmedim değil ama napıcam o kadar düğmeyi bilemiyorum.
Satsam mı acaba düğmeleri!!! En iyisi sırtıma bohçayı vurup DÜĞMECİ GELDİ HANIIIMMM diye sokaklarda dolanayım. Yoksa hayatta kullanılmaz o kadar düğme.
Dağılmayalım mankenimize dönelim.
Onca zaman fotoğraf çektirememekten yakındım durdum. Şimdiye kadar yaptığım her işi sabote etmeye çalışan fotoğraf çek dediğimde babasını aratmayan bizim velet mankeni görünce "anne hadi ben sizin fotoğraflarınızı çekeyim" dedi. Hadi dedim gönlü olsun, meğer bizim oğlan ne güzel fotoğraf çekiyormuş. Aşağıda gördükleriniz "by Küçük Erdede".
Bu mankeni almamış olsak zaten kendimiz yapacaktık. Malzemelerimiz hazırdı, bizim ballar da beni koli bandıyla sarmalama hevesiyle koca koca koli bantlar almışlardı. hehehe o işten de yırttım, artık başka sefere :)
Mankenimle hafta sonu yaklaşık 20 çeşit model denedim, 70'e yakında fotoğraf çektim. Ayrıca ölçülerimiz de aşağı yukarı aynı olduğu için denediklerim üzerine cuk oturdu. Misal bu üzerinde gördüğünüz geçen yaz diktiğim kuşlu elbisem bende de aynı bu şekil duruyor.
Şimdilik üzerinde model denemekten hiç sıkılmıyorum ama insanoğluyuz nankör olabilir yakında bundan da bunalabilirim. :)
Ayyyy yok yok kısa bir hayal ettim de kendi fotoğrafımı çektirmekten bin kat daha iyi böylesi. :D
Efeeeettt duyduk duymadık demeyin artık süslenme, fotoğraf çektirme derdine soonn, paspal paspal gezmeye devaaammm çünkü beennn bundan sonra dublör kullanacağım. Ama benim işim belli olmaz arada fotoğrafın bir yerinden kafamı çıkartabilirim. :)
ehhhh beee yine yazmışım da yazmışım haydi ben kaçtım. Okuyan canlar sabrınıza sağlık.
by Hande Erdede
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder