27 Şubat 2014 Perşembe

Dikiş kardeşliği

Bir kişiye daha dikiş sevdasını aşılamanın gurur ve mutluluğu içerisindeyim.

Sevgili arkadaşım Seval ben dikiş makinesi aldığım da çok sevinmiş ve bana elbise dik, bana elbise dik diye ısrarlara başlamıştı. Bende kendisine acemi olduğumu o kadar iyi dikemediğimi izah etmiştim ancak diktiklerim beni yalancı çıkarttığı için Sevali inandıramıyordum. Kendisine dikiş makinesi almasını ve evde boş boş oturacağına iki dikiş öğrenmesini söyledim.
Yok hayır bu imkansızdı o dikiş dikmeyi bilmiyordu, yapamam bilmiyorum diye itiraz ediyordu. Bir kere bana takmıştı illa bana diktirecekti o elbiseleri, inadı meşhur arkadaşım birgün bir torba kumaşla kapıma dayandı.

Tabi ki mesele dikmeyi istememek değildi. Hele ki tam hevesimin tavan yaptığı dönemlerdi. Ancak şimdiye kadar kendime diktiklerimi yalap şap dikmiş ve sadece bir kere giymiştim. Belki ikinci giymede bir yerinden sökülecekler, beni rezil edeceklerdi. Sevale bu kötülüğü yapamazdım rezil olmasına gönlüm razı olmuyordu. Çünkü o yeni kapanmış ve artık bu tarz elbiselere çok ihtiyaç duyuyor, sık sık kullanıyordu. Üstelikte beceremeyip kumaşlarını ziyan da edebilirdim. Oysa ki israfı hiç sevmem. Dikişe ayırabildiğim zamanda çok kısıtlı. Yoksa herkese bir şeyler dikebilirim. 

Tabii ki beni dinlemedi ve ilk kumaşı kestik. Arkadaş o sıralar hamile olduğu için biraz bol kestik veee birkaç gün sonra ilk prova FOOSSS. Tam bir fiyasko, elbise bildiğiniz bir çuval olmuştu. İçine bir Seval daha girerdi. Elbise üzerindeyken eteğinden tutup öne doğru çektiğinde "bak arkadan sanki bir parça daha geliyor Hande" dediğini hiç unutmuyorum. Arka parça neredeyse kendi bedeni kadardı. Yanlardan en az beşer santim keserek giyilebilir hale getirebildik. Kendi kıyafetlerimin hiç birine yapmadığım zigzag dikişleri ince işçiliği yaptım. Sonuç memnun ediciydi. Yeşil elbise giyilebilir hale gelmişti. Kendisi de beğenmişti.





İkinci kumaş için planlar yapmaya başladık. Bir de illa benim istediğim olsun inadı yok mu, tutturdu dümdüz kes gitsin diye. Olmaz diyorum inatla ısrar ediyordu.
Kumaş uç kısımları desenli bir jarseydi. Bence dümdüz kesilemezdi öyle yaparsak desenlerin biri aşağı biri yukarı bakacaktı. Ama bu sefer kazanan taraf ben oldum :) İstediğim modelde kestim kumaşı. İlk jarse denememi de sayesinde yapmış oldum. Dikerken pardon dikemezken içimden kendisine bol bol sövdüm.  Hiç prova yapmadan diktim ve bittiğinde cuk oturdu üzerine. Gerçekten çok mutlu olmuştum.  

Bütün bunlar yaşanırken ben kendisine Dikiş Makinesi al ısrarlarımı sürdürüyordum tabi.

Artık artan elbise ihtiyacı ve benim dikişe vakit bulamayışım neticesinde dayanamamıştı.

Veee mutlu soooon. Birkaç gün önce dikiş makinesi aldığının haberini verdi.

Kıskanç insan bir de gitmiş benim makinenin aynısından almıştı, çiçeği bile aynı. :) 

             bu benim                                                 bu Sevalin

fark görebiliyor musunuz, tabi ki hayır :)


Bunun üzerine biz hemen buluştuk tabi. Arkadaşım hiç makine karşısına oturmamıştı, pedala dokunurken bile çekiniyordu ama bir yerden başlamalıydık.

Kendisine ona uygun modellerden birini seçtik ve birlikte kalıp çakardık. Ama yine inat, illa eteği boru boru duracakmış. Arkadaş o boru boru duran modelde hangisi ben bilmiyordum ki. Sonunda bunun kloş olduğuna karar verdik ve eteklerinden birini kullanarak kalıbı çıkardık. Kumaşımızı kestik, tabi kolu yetmedi. Kısa kollu yapmak zorunda kaldık.


Boru boru durmasını umut ettiğimiz etek.

Bütün dikme işini ona bıraktım. Hiçte fena değildi. Hatta ilk denemede başarıyla kol taktı. Tabi benim kullandığım fakat hiçbir dikiş eğitiminde gösterilmeyen ilkel kol takma yöntemiyle.
  

Bu cumartesi akşamı birlikte bitirdiğimiz hali.

Akşam evimize dönerken mutluydum çünkü bir kişi daha dikiş belasına bulaşmıştı artık arkadaşımda kendi diktiklerini giyebilecekti. KURTULMUŞTUUMM hahahaha şaka şaka :D

Bu da dün akşam bana gönderdiği resim. Neredeyse bitirmiş.  

İnadı meşhur diyorum ya gerçekten öyle. Şimdiye kadar benim bildiğim hayallerini inadı ve azmi ile gerçekleştirebilmiş olduğu için takdir ettiğim, şurada yazdıklarımın bir kelimesine dahi alınmayacağından emin olacak kadar samimiyetine güvendiğim, kardeş gibi sevdiğim bir insandır kendisi. Öyle olmasa 10 senedir sürekli yollarımız kesişmezdi zaten değil mi.

Şuan ki hedefi Risale-i Nur'ları okumayı tamamlamak ve onun deyimiyle "adam olmak" olan arkadaşımın istediği ilme ulaşmasını diliyor, azmi ile bunu da başaracağını umuyorum.

Ayrıca Sevalimin anneciği bir hayli rahatsız, anneciğinin tez zamanda şifa bulması için dua etmenizi rica ediyorum.

Sabırla okuduğunuz içinde ayrıca teşekkür eder sevgilerimi sunarım.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder