Hep ünlü birileriyle röportaj yapmayı istemişimdir. Dikiş kadar olmasa da garip bir şekilde ilgi duyuyorum bu işede. Aslında bu istek blogdan sonra daha da arttı diyebilirim. Bilemiyorum, belki de beğendiğim insanlara sormak istediğim sorular olduğundan böyle hissediyorumdur. Ama sonundaaa istiyordum ve yaptım. :)
Hemdeeee [burada heyecan yapın :)] dikiş işine sevdalı, öğrendiği her şeyi detaylarıyla paylaşan, her yayınını ilgiyle takip ettiğimiz, bol bol etkinlik düzenleyen, en sevdiğim yönü kendisiyle barışık olması olan, sensei olmayı ret eden baş çekirgemiz Kendin Dik'in neşeli sahibesiyle. :)
Kendisinin 5 binden fazla takipçisi var ve daha önce yerli, yabancı web sitelerine ve dergilere röportaj vermiş ayrıca da TRT1'in Eline Sağlık programına konuk olmuştu.
İlk röportaj için biraz yüksekten mi başladım ne! :D
Çok yoğundu ama sağ olsun beni kırmadı. Malumunuz kendisi Ankara'da ben İstanbul'da olduğumdan sanal bir röportaj oldu bu ama yine de çok keyifliydi. Aynı hobiyi paylaşıyor olmamızdan mütevellit cevaplarının çoğunda resmen kendimi buldum.
Umarım siz de keyifle okursunuz :)
- Hepimiz KendinDik’in “KALPLERE DİKİŞ AŞKI AŞILAYAN SİTE” olduğunu biliyoruz peki kim bu Kendin Dik’in neşeli sahibesi İrem?
En büyük merakı kendi ruhunun derinliklerini keşfetmek olan, gezgin bir terzi J
- Dikiş ve
blog maceran nasıl başladı?
4 yıl önce bir sabah kalktım ve
artık kendi kıyafetlerimi kendim dikmeye başlamalıyım dedim! Sonra bunun için
önce dikiş dikmeyi öğrenmem gerektiğini fark ettim. Yeni çocuk doğurmuş ve kısa
sürede iş hayatına geri dönmeyi düşünmediğimden elimde oldukça boş vakti olan biri
olarak, başladım internetten dikiş dikme tekniklerini okuyup araştırmaya.
Sonra dikiş dikmek kesmedi,
aklımdaki tasarımları gerçekleştirmeye çalışmaya başladım. Sadece bunun
hakkında konuşup yazma isteğim etrafımdakiler tarafından iç bunaltıcı bir hal
almaya başlayınca, bari dedim bunu paylaşabileceğim bir ortam yaratayım. Zaten
her şeyi internetten öğrenmiştim. Ama o güne dek faydalandığım her site
İngilizce dilindeydi. Ben de kendi öğrendiklerimi ve kendi maceramı Türkçe bir
blogda anlatayım istedim.
- Sık sık
paylaşıyorsun ve artık çoğumuz asıl çekirgenin sen olduğunu biliyoruz J nereden çıktı bu çekirge fikri? “Öğren Çekirge” çocukluğumuzun uzakdoğu filmlerinden kalma bir ifadedir. Yani, benim yaş grubumun çocukluğunun demeliyim! Ağır oturaklı bir sensei vardır, dikkatli bir çırak olursa karşısındaki çekirgeye tüm bilgeliklerini aktaracaktır.
İngilizce dilindeki resimli anlatım
anlamına gelen “tutorials” için kısa ve öz bir Türkçe kelime ararken, oldukça
“öz” olan bu ifade geldi aklıma birden. Çok güldüm ilk aklıma geldiği anda ve
dikiş derslerinin kesinlikle bu başlık altında yayınlanması gerektiğine karar
verdim!
Sonra bir baktım, siteyi okuyan
herkes kendine çekirge demeye başladı J
- “Mesleğin
ile hobin arasında seçim yap” deseler hangisini seçerdin?
İnsanın sabah kalkıp da yapmaktan en
çok zevk aldığı işlerden para kazanmasının keyfi hiçbir şeyle ölçülemez! Uzun
yıllar profesyonel iş hayatımda da bu tatminleri yaşadığım dönemler olmuştur
ama son zamanlarda gittikçe daha fazla şekilde hobimi işe dönüştürme ihtiyacını
hissediyorum. - Dikiş dikenler bilirler tek başına öğrenmek o kadar da basit değildir, çok zorlandığın bir dikiş tekniği oldu mu?
İlk keşfedene kadar hepsi zor geldi aslında. Mesela o “yedirme” nedir? Kimi neye yediriyoruz? Nereyi çekiştiriyoruz?... Bir de kolları düzgün takmaya kafayı takmıştım uzun süre. Sanırım artık hepsini su gibi yapabiliyorum ;)
- “Kesinlikle
dikmeliyim” dediğin bir şey var mı?
Bu cümleyi 1 gün içinde ne kadar çok
söylediğimi bilseniz şaşarsınız! Görüp beğendiğim, tasarımı bende ilgi
uyandıran her şeyi.
- “Bunu da
diktiğime inanamıyorum” dediğin ve hayran olduğun bir çalışman var mı?
Diktikten sonra o heyecan bitiyor
benim için. Sıradan bir giysiye dönüyor. Ama her ne diktiysem, onları üzerimde görüp de
bu cümleyi bana söyleyen çok oluyor sonra.
- Dikiş zaman
isteyen bir iş, dikişe istediğin kadar vakit ayırabiliyor musun?
Serbest zamanlı çalıştığım için
dikiş masamla güzel bir ilişkimiz var artık. Bazen çok rahat zaman
ayırabiliyorum. Bazen uzun süre uzak duruyorum. Şimdilik aramız iyi.
- Asla
vazgeçmem dediğin bir giyim tarzın var mı yoksa yakışan her şeyi giyer misin?
Yakışacağını düşündüğüm her şeyi
giyerim. Ama giyim tarzı olarak şık-rahat tarzdan vazgeçemem.
- Dolabında
olmazsa olmaz parçaların nelerdir?
Elbiselerim, elbiselerim,
elbiselerim...
- Peki sence
hanımların dolaplarında kesinlikle olması gereken parçalar nelerdir?
Her kadının dolabında mutlaka sade
ama şık bir siyah elbisesi olmalı. Her duruma giyilebilecek alternatif renkte
bir ceket mutlaka olmalı. Siyah değil; farklı bir renkte. Gerisi, kendilerini
en güzel hangi giysilerle ifade ediyorlarsa onlardan oluşmalı.
- Site de hep
neşeli fotoğraflarını görüyoruz, bu fotoğrafları çeken biri var mı yoksa çoğu
selfi mi?
Çoğunu kendim çekiyorum! :/ Dışarıda
fotoğraf çektirirken hala utanıyorum. Kasılıyorum. Çektiremiyorum istediğim
gibi. 20’lik mankenlere taş çıkartan bir yapım var gerçi. 34 bedenim, 1.85
boyum var malum, ama hala o utangaçlığı
atamadım başımdan!
- Birde “Tuhaf tuhafiyen” var bu fikir nasıl çıktı ortaya?
Yurt dışına gittiğimde ya da yabancı
sitelerdeki dikiş meraklılarının malzemelerini incelediğimde sürekli burada
asla bulamadığımız muhteşem kalitede ürünler görmekten çok sıkılmıştım. Dikiş
dikmek büyük bir keyif. Kendi stilini yaratmak büyük bir ayrıcalık. Bunların
Türkiye’de de rahatça bulunabileceği, harika alternatiflerin sunulacağı pırıl
pırıl bir dükkanım olsun istedim. Bunu ilk adımını da Tuhaf Tuhafiye’yi açarak
yaptım. Şimdilik çok güzel talep var. Şimdilik sadece elektronik ortamda
sunabiliyorum bu keyfi. Bu iş ileride nereye gider bekleyip göreceğim.
- Kendi
diktiklerini satmayı düşündün mü hiç?
Dikiş dikmeye başlamamın tek amacı
kendi zevkime uygun kıyafetlere kendi beden ölçülerime uygun şekilde sahip
olmaktı. Zamanla bu aşkım başka bir şeye dönüştü. Ben yepyeni şeyler üretmeyi
seviyorum. Aynı kalıp bile olsa, her seferinde bambaşka şeyler ortaya çıkması
fikrine bayılıyorum. Ama yaptığım kadar giymiyorum. Ben onları tasarlayıp
hayata geçirmeye aşığım. Bu yüzden de yaptığım her şey evde birikiyor, ben dönüp
dolanıp aynı şeyleri giymeye devam ediyorum! Bu yüzden son zamanlarda, ben
sadece tasarlayıp yapmaya devam etmek için dikiş masamdan çıkanları satsam mı
diye düşünmeye başladım. Ben yeter ki o kumaşla o tasarımı birleştirip
bir şeyler ortaya çıkartayım istiyorum J Bu dertten mütevellit, belki birgün satışa başlarım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder