22 Nisan 2014 Salı

"Kendin Dik" ile röportaj yaptım beeen :)




Hep ünlü birileriyle röportaj yapmayı istemişimdir. Dikiş kadar olmasa da garip bir şekilde ilgi duyuyorum bu işede. Aslında bu istek blogdan sonra daha da arttı diyebilirim. Bilemiyorum, belki de beğendiğim insanlara sormak istediğim sorular olduğundan böyle hissediyorumdur. Ama sonundaaa istiyordum ve yaptım. :) 

Hemdeeee [burada heyecan yapın :)] dikiş işine sevdalı, öğrendiği her şeyi detaylarıyla paylaşan, her yayınını ilgiyle takip ettiğimiz, bol bol etkinlik düzenleyen, en sevdiğim yönü kendisiyle barışık olması olan, sensei olmayı ret eden baş çekirgemiz Kendin Dik'in neşeli sahibesiyle. :) 

Kendisinin 5 binden fazla takipçisi var ve daha önce yerli, yabancı web sitelerine ve dergilere röportaj vermiş ayrıca da TRT1'in Eline Sağlık programına konuk olmuştu.

İlk röportaj için biraz yüksekten mi başladım ne! :D

Çok yoğundu ama sağ olsun beni kırmadı. Malumunuz kendisi Ankara'da ben İstanbul'da olduğumdan sanal bir röportaj oldu bu ama yine de çok keyifliydi. Aynı hobiyi paylaşıyor olmamızdan mütevellit cevaplarının çoğunda resmen kendimi buldum.

Umarım siz de keyifle okursunuz :)

- Hepimiz KendinDik’in “KALPLERE DİKİŞ AŞKI AŞILAYAN SİTE” olduğunu biliyoruz peki kim bu Kendin Dik’in neşeli sahibesi İrem?

En büyük merakı kendi ruhunun derinliklerini keşfetmek olan, gezgin bir terzi J
 




- Dikiş ve blog maceran nasıl başladı?
4 yıl önce bir sabah kalktım ve artık kendi kıyafetlerimi kendim dikmeye başlamalıyım dedim! Sonra bunun için önce dikiş dikmeyi öğrenmem gerektiğini fark ettim. Yeni çocuk doğurmuş ve kısa sürede iş hayatına geri dönmeyi düşünmediğimden elimde oldukça boş vakti olan biri olarak, başladım internetten dikiş dikme tekniklerini okuyup araştırmaya.

Sonra dikiş dikmek kesmedi, aklımdaki tasarımları gerçekleştirmeye çalışmaya başladım. Sadece bunun hakkında konuşup yazma isteğim etrafımdakiler tarafından iç bunaltıcı bir hal almaya başlayınca, bari dedim bunu paylaşabileceğim bir ortam yaratayım. Zaten her şeyi internetten öğrenmiştim. Ama o güne dek faydalandığım her site İngilizce dilindeydi. Ben de kendi öğrendiklerimi ve kendi maceramı Türkçe bir blogda anlatayım istedim.
- Sık sık paylaşıyorsun ve artık çoğumuz asıl çekirgenin sen olduğunu biliyoruz J nereden çıktı bu çekirge fikri?

 “Öğren Çekirge” çocukluğumuzun uzakdoğu filmlerinden kalma bir ifadedir. Yani, benim yaş grubumun çocukluğunun demeliyim! Ağır oturaklı bir sensei vardır, dikkatli bir çırak olursa karşısındaki çekirgeye tüm bilgeliklerini aktaracaktır.

İngilizce dilindeki resimli anlatım anlamına gelen “tutorials” için kısa ve öz bir Türkçe kelime ararken, oldukça “öz” olan bu ifade geldi aklıma birden. Çok güldüm ilk aklıma geldiği anda ve dikiş derslerinin kesinlikle bu başlık altında yayınlanması gerektiğine karar verdim!
Sonra bir baktım, siteyi okuyan herkes kendine çekirge demeye başladı J

- “Mesleğin ile hobin arasında seçim yap” deseler hangisini seçerdin?
İnsanın sabah kalkıp da yapmaktan en çok zevk aldığı işlerden para kazanmasının keyfi hiçbir şeyle ölçülemez! Uzun yıllar profesyonel iş hayatımda da bu tatminleri yaşadığım dönemler olmuştur ama son zamanlarda gittikçe daha fazla şekilde hobimi işe dönüştürme ihtiyacını hissediyorum.
  




- Dikiş dikenler bilirler tek başına öğrenmek o kadar da basit değildir, çok zorlandığın bir dikiş tekniği oldu mu?
İlk keşfedene kadar hepsi zor geldi aslında. Mesela o “yedirme” nedir? Kimi neye yediriyoruz? Nereyi çekiştiriyoruz?... Bir de kolları düzgün takmaya kafayı takmıştım uzun süre. Sanırım artık hepsini su gibi yapabiliyorum ;)

- “Kesinlikle dikmeliyim” dediğin bir şey var mı?
Bu cümleyi 1 gün içinde ne kadar çok söylediğimi bilseniz şaşarsınız! Görüp beğendiğim, tasarımı bende ilgi uyandıran her şeyi.





 

- “Bunu da diktiğime inanamıyorum” dediğin ve hayran olduğun bir çalışman var mı?
Diktikten sonra o heyecan bitiyor benim için. Sıradan bir giysiye dönüyor. Ama her ne diktiysem, onları üzerimde görüp de bu cümleyi bana söyleyen çok oluyor sonra.

- Dikiş zaman isteyen bir iş, dikişe istediğin kadar vakit ayırabiliyor musun?
Serbest zamanlı çalıştığım için dikiş masamla güzel bir ilişkimiz var artık. Bazen çok rahat zaman ayırabiliyorum. Bazen uzun süre uzak duruyorum. Şimdilik aramız iyi.
  



- Asla vazgeçmem dediğin bir giyim tarzın var mı yoksa yakışan her şeyi giyer misin?
Yakışacağını düşündüğüm her şeyi giyerim. Ama giyim tarzı olarak şık-rahat tarzdan vazgeçemem.

- Dolabında olmazsa olmaz parçaların nelerdir?
Elbiselerim, elbiselerim, elbiselerim...

- Peki sence hanımların dolaplarında kesinlikle olması gereken parçalar nelerdir?
Her kadının dolabında mutlaka sade ama şık bir siyah elbisesi olmalı. Her duruma giyilebilecek alternatif renkte bir ceket mutlaka olmalı. Siyah değil; farklı bir renkte. Gerisi, kendilerini en güzel hangi giysilerle ifade ediyorlarsa onlardan oluşmalı. 


 

- Site de hep neşeli fotoğraflarını görüyoruz, bu fotoğrafları çeken biri var mı yoksa çoğu selfi mi? 
Çoğunu kendim çekiyorum! :/ Dışarıda fotoğraf çektirirken hala utanıyorum. Kasılıyorum. Çektiremiyorum istediğim gibi. 20’lik mankenlere taş çıkartan bir yapım var gerçi. 34 bedenim, 1.85 boyum var malum,  ama hala o utangaçlığı atamadım başımdan!

- Birde “Tuhaf tuhafiyen” var bu fikir nasıl çıktı ortaya?
Yurt dışına gittiğimde ya da yabancı sitelerdeki dikiş meraklılarının malzemelerini incelediğimde sürekli burada asla bulamadığımız muhteşem kalitede ürünler görmekten çok sıkılmıştım. Dikiş dikmek büyük bir keyif. Kendi stilini yaratmak büyük bir ayrıcalık. Bunların Türkiye’de de rahatça bulunabileceği, harika alternatiflerin sunulacağı pırıl pırıl bir dükkanım olsun istedim. Bunu ilk adımını da Tuhaf Tuhafiye’yi açarak yaptım. Şimdilik çok güzel talep var. Şimdilik sadece elektronik ortamda sunabiliyorum bu keyfi. Bu iş ileride nereye gider bekleyip göreceğim.


- Kendi diktiklerini satmayı düşündün mü hiç?
Dikiş dikmeye başlamamın tek amacı kendi zevkime uygun kıyafetlere kendi beden ölçülerime uygun şekilde sahip olmaktı. Zamanla bu aşkım başka bir şeye dönüştü. Ben yepyeni şeyler üretmeyi seviyorum. Aynı kalıp bile olsa, her seferinde bambaşka şeyler ortaya çıkması fikrine bayılıyorum. Ama yaptığım kadar giymiyorum. Ben onları tasarlayıp hayata geçirmeye aşığım. Bu yüzden de yaptığım her şey evde birikiyor, ben dönüp dolanıp aynı şeyleri giymeye devam ediyorum! Bu yüzden son zamanlarda, ben sadece tasarlayıp yapmaya devam etmek için dikiş masamdan çıkanları satsam mı diye düşünmeye başladım. Ben yeter ki o kumaşla o tasarımı birleştirip bir şeyler ortaya çıkartayım istiyorum J Bu dertten mütevellit, belki birgün satışa başlarım.

Sanırım dikiş dikenler olarak aşağı yukarı aynı duyguları paylaşıyoruz. Eminim sizde okurken kendinizden bir şeyler bulmuşsunuzdur. :)

Sevgili İrem Hanım'a beni kırmayıp sorularımı cevapladığı için tekrar çok çok teşekkür ederim.

Röportajlarım tüm hızıyla devam edecek. Dikkatli olun her an kapınızı çalabilirim ;)

Sevgilerimle,
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder